George Orwell tarafından kaleme alınmış, Hayvan Çiftliği romanı “İnce bir zekanın ürünü” olarak tanımlanabilecek nadide eserlerden biridir. Bu roman, her ne kadar dönemini anlatsa da ölümsüz eserlerden biri olarak kabul edilebilir. Küçük büyük her yaştan insanın okumayı sevdiği fabl türünde yazılmış olan bu kitap, içerdiği eleştirel ve sert dil sebebiyle hiciv olarak da nitelendirilmektedir. Romandaki hayvanların birbirlerine “Yoldaş” sözüyle hitap etmeleri, yazarın Sosyalist rejimi ve Stalinizm’i eleştirdiğini gösteren küçük detaylardan sadece bir tanesidir. Yasaların, devrimlerin ve insanların da etkili bir şekilde eleştirildiği bu romanda döneme ait bolca göndermeye rastlamak mümkündür.
Kitap iyi bir şekilde analiz edildiğinde göze çarpan ilk detay olayların Sovyet Devrimi’ne benzer nitelikte gerçekleşmesidir. Tıpkı geçmişte olduğu gibi bu romanda da bir isyan vardır. İnsanların kontrolü altında yaşamaktan bıkan ve isyan çıkaran hayvanlar tüm dünyayı yönetme arzusuyla yanıp tutuşmaktadır. Yazar, Hayvan Çiftliği’ni ve içindeki hayvanları Rusya’yla, yönetilmesi arzulanan dünyayı da İngiltere ile özdeşleştirmiştir. Hayvanları çok çalıştırıp onlara çok az yemek veren ve onları sömüren çiftlik sahibi Bay Jones’un ise Çar II. Nicholas’ı temsil ettiği görülmektedir. Tüm hayvanları bir araya toplayarak Bay Jones’a karşı isyan başlatılmasına ön ayak olan Koca Reis isimli domuzun, sınıfsal ayrılıkları ve toplumsal eşitsizlikleri kaldırma amacı güden Marx’ı veya Lenin’ı temsil ettiği düşünülmektedir. Hikâye genel olarak bu ana karakterler ve Snowball, Napoleon gibi diğer yan karakterler arasında geçmektedir.
Korkunç bir peri masalı olarak nitelendirilen romanda hayata ve ideolojilere dair çeşitli dersler çıkarmak mümkündür. Domuzların yönlendirmesiyle, sorgulamadan, körü körüne hareket eden hayvanların hazin sonu okuma ve sorgulamanın önemine işaret etmektedir. Bunun yanında, bazı insanlara daha mı eşit davranıldığını sorgulatan eser, yöneticilerin ve liderlerin sahip olduğu ayrıcalıklara olan farkındalığımızı arttırmaktadır. Halkların kendi haklarını gözetebilme yetisine sahip olmasının önemini vurgulayan kitapta, yöneticileri kontrol altında tutabilmemiz gerektiği de apaçık okuyucuların yüzüne çarpılmaktadır.
Orwell, eserinde herkesin kabul etmesi gereken acı bir gerçeği de gün yüzüne çıkarmaktan çekinmemiştir. Umut bağlanan ve değişim getireceği düşünülen pek çok devrim hareketinin hayal kırıklığıyla sonuçlandığını gösteren yazar, düzenin değil sadece sömüren ve sömürenlerin değiştiğini okuyucuya aktarmıştır. II.Nicholas’tan kurtulmak amacıyla komünist düşünce yapısına sahip Lenin’den medet uman insanların kurtuluş yolundan ziyade kısır döngüye girdiği, net bir şekilde gösterilmiştir. Eserde ana fikir olarak, devrimin, değişimin ve kalkınmanın ancak eğitim ve farkındalık seviyesinin arttırılmasıyla mümkün olacağı aşılanmak istenmiştir.
Lütfen Bekleyiniz
Lütfen sorgulamak istediginiz siparişe ait kayıtlı mail adresinizi ve sipariş numaranızı giriniz.